" Ayrı bir çocuk edebiyatı olmaması kanısındayım. Biri diyecek ki, 'Ama var öyle bir edebiyat!' Var, var olmasına; ne ki, olması gerektiği için değil, kendisi var olmak istediği için. Geçende bir arkadaş Saçak'taki bir soruşturmaya verdiği karşılıkta ne güzel soruyordu:'Çocuk yazar var mı?' diye.
Çocuklar için edebiyat... O zaman 'ilkokul çıkışlı altmışlıklar' edebiyatından niçin söz edilmesin? Bir 'dalgıçlar edebiyatı'ndan? Gerçekte bunlara da varım. Ama bir 'çocuk edebiyatı'na, yoo!
Edebiyat vardır. Çocuklar da ondan kendilerine göre koparabildiklerini alırlar. Çocuğu küçümseme yatıyor 'çocuk edebiyatı' sözünde. Bırakalım, çocuk da yüzmeyi (okuma yazma) öğrendikten sonra bizim girdiğimiz denize girsin.
Bilginin çocuklara ayrı bir aktarılış biçimi olabilir.Olmalıdır. Ama 'çocuk Süleymaniyesi'ni kabul edemem. Kahramanı çocuklar olan romanlar vardır. Ama niçin çocuk romanı olsun? Çocuk politikası var mı? Çocuk belediyesi?
İnsanlık tarihinde çocukluğun tarihi de yeni sayılır. Yeni hayat serüveni içinde, çocuklara gerekmeyen yerlerde de, ayrı işlemler uygulama. Wilhelm Reich çocukları nasıl sömürdüğümüzü, onlara her yönden nasıl bir zindan ve kölelik hayatı yaşattığımızı uzun uzun anlatır yapıtlarında. Erkekler, kadın kölelerine, onların da köleleri olduğunu anlatmak için çocukluğu kurdular.
S. Firestone, Ortaçağ'da çocukluk diye bir kavramın geçerli olmadığını söyler. Ne çocuk giysileri vardır o çağda, ne oyuncaklar, ne de çocuk konuşması. Bütün bunları büyük bir sapkınlık olarak niteler ve daha çok Rönesans'tan sonra ortaya çıktığını ekler, önceleri çocuklar 'küçük boy'insanlardı; çıraklar da onlardı, hizmetkarlar da...
Çocuk henüz 'ekmek' diyemiyor da 'epe' diyorsa, ona kalkıp 'epe' diye söz etmeyelim ekmekten. O zaman 'epe'den ekmeğe geçim süreci uzar, ya da hiç değilse, biz uzamasını istiyoruz demektir. Çocuk edebiyatı budur.
Hele günümüzdeki gibi adamakıllı özelleştirilmiş; karışık biçimleri, tecimsel kuralları bulunmak istenmiş bir çocuk edebiyatı. İnsanın daha başlangıçta aşağılanması...
Günümüzde ilkokulu yeni bitirmiş 11 yaşında bir çocuğa özel liselerin, Anadolu liselerinin sınavları için yükletilen kökenli, karmaşık bilgileri düşünüyorum. Bir yerde bilgi olmaktan çıkmışsa da, çocuk bilgileri mi bunlar? Bunları öğreneceğine güvenilen kişi niçin Çehov'u, Sait Faik'i anlayamasın."
Cemal Süreya'nın Çocuk edebiyatıyla ilgili düşünceleri böyle. Yoruma fazlaca açık...
Tanzimat'tan günümüze çocuk edebiyatının, edebiyatımızda yeri var. Kabul edip bu alanda eserler kaleme alan yazarlarımız olduğu gibi Cemal Süreya'nın savunduğu gibi düşünerek bu alana kabul etmeyen yazarlarımız da var. Böyle bir alanın çocukları küçümsemek olduğunu savunuyorlar. Çocukların idrak potansiyelinin hafife alındığını düşünüyorlar.
Günümüzde Çocuk edebiyatı ürünleri ve yazarları kabul edilmiş durumda. Anlatımı çocuklaştırmadan dünyaya çocukların gözüyle bakan ve onlara farklı pencereler açan bütün eserler ve yazarlar başımıza taç olsun. Toplumun ancak bireyle düzelebileceğine ve bireyin gelişmesinde de çocukluk kazanımlarının etkili olacağına inanan ve güvenenlerin de sayıları çoğalsın.
Sevgiyle...