31 Ekim 2017

!!!!!!ÇEKİLİŞ SONUCU!!!!

30 Ekim 2017

Çekilişimiz sona erdi...

Kazanan arkadaşımız Kuşların İzinde bloğunun yazarı Zehra Çelik Baltacı oldu. Kendisine mail yoluyla bilgilendirme yaptım. Umarım geri dönüş yapar :)

Arkadaşımı tebrik ediyorum :) 

Katılan herkese çoook teşekkür ediyorum ve devamı gelecek diyorum :)

Sevgiyle...


27 Ekim 2017

Neler oluyor?

Bazılarını yaşıyorum, bazılarını duyuyorum,görüyorum,bazılarının umudunu taşıyor; bazılarının yorgunluğunu taşıyamıyorum. Zaman akıyor, günler geçiyor ve çok şey oluyor...Bilmeye, takip etmeye yetişemiyorum... 

Her gün küçük mucizemin bana öğreteceği şeylerin merakı ve heyecanıyla uyanıyorum...İki yaş çılgınlıkları ve coşkusuyla bayağı hareketli günler yaşıyoruz. Öyle günler ki kendisinden başka bir şeye vakit ayrılamayan günler...

Ekim bitiyor...Dallarda yapraklar iyiden iyiye azaldı...Günde en az üç farklı kıyafet giyilebilecek sıcaklıklar hissediyoruz. Kış 'geliyorum' diyor...Beyaz örtüye hazır mıyız bilmiyorum...Gündüz yakıcı güneşle birlikte çaktırmadan esen rüzgar 'tam hastalık havasıyım' diyor...Geceleri zaten kalorifere el değmiyor. Sanayideki usta arabanın antifrizini -30 dereceye göre ayarlamalıyız diyor...Korkuyorum...

Sanki sadece 'ay benim dizim başlayacak'  demek için haftada bir gün oturup İstanbullu Gelin izliyorum. Ne buluyorum bilmiyorum...

Başladığım üç kitap var...Ayırabileceğim zaman dilimine göre sınıflandırdığım kitaplarımın bazen hiçbirini elime alamadan günü bitiriyorum...

Blogları elimden geldiğince takip etmeye, okumaya çalışıyorum...Gün içinde de aklıma geliyor, okuduklarımdan yola çıkarak kimin ne yaptığını düşünüyorum:)

dahamutluyuz acaba gezisinden döndü mü? (Döndü bu arada)
Büşra içini döktükten sonra rahatlayabildi mi?
Kiremit Hanem bu cuma nasıl bir kart hazırlayacak?
Aslıhan'ın Van İl Halk Kütüphanesi için başlattığı imza kampanyası ne durumda?
Doğuş Hakan Yılmaz'ın oluşturduğu blog ajandası nasıl bir gelişim gösterecek?
Hayat Cıvıltısı' nın başlattığı çekilişin kazananı kim olacak ? 
Mavi ve Edebiyat'ın yüksek lisans dersleri bayağı ağırlaştı galiba diyorum...
Blog dünyasının içinde olmak bir kez daha mutlu ediyor beni...

Van'da 29 Ekime kadar devam edecek kitap fuarı oldukça ilgi görüyor. Okul servisleriyle öğrenciler fuar alanına götürülüyor. Birçok çocuğun fuar ortamını görmesi sağlanıyor. Çok da güzel oluyor. 
Bazı şair ve yazarlar kendi kitaplarının bulunduğu stantta bekliyor. Yanında bulunan görevli 'yazarımız burada imzalı kitabını almak ister misiniz?' diyor. Nedense benim içim buruluyor...

Sabah gölden tuttuğu inci kefallerini arabasının bagajına koyan bir amca her gün 'taze balııık' diye bağırarak apartmanın önünden geçiyor.

Her gün kavgalarını, gürültülerini duymamak için müziğin sesini açtığımız üst komşum 4. bebeğini bekliyor...İlk üçüne üzüldüğüm gibi gelecek olana da üzülüyorum...

Oluyor.Oluyor.Bir sürü şey yaşanıyor.Dünyada.Ülkemde.Şehrimde.Kendi dünyamda. Hepsi hayra çıksın, mutluluğa çıksın diyorum.


Sevgiyle... 

25 Ekim 2017

Göz Bakar, Gönül Görür #AşıkVeysel

Yedi yaşında gözleri etrafa kapanan minicik bir beden...
Oyalanması düşüncesiyle babasının eline verdiği kendinden büyük bir bağlama...
Ardı ardına gelen acılar...
Etrafa kapanıp, yüreğe açılan gözler...
Hepsinin birleşimi unutulmaz değerler...
Hala 'benim sadık yarim kara topraktır' diyoruz...
Hala 'güzelliğin on para etmez,bu bendeki aşk olmasa' sözünün derinliğine hayran kalıyoruz...
Hala acılardan hayat bulan bu manaların dizilimine şaşırıyoruz...
Bazı şeylerin ölümsüzlüğünün yürekten geldiğini anlıyoruz...
Her daim saygı duyuyoruz...

Bir sanat eseri ne kadar halka mal olmuşsa, halkın içinde ne kadar yaşıyorsa; o kadar değerlidir...
Sanat eserleri ne kadar yaşıyorsa sanatçıları da o kadar bizimledir...
Veysel Şatıroğlu...
İyi ki doğmuşsun...
İyi ki Aşık Veysel olmuşsun...
İyi ki bu güzel halka ozan olmuşsun...
Dünyada kapanan gözlerin cennette açılsın...
Aydınlıklar içinde uyu...

DOSTLAR BENİ HATIRLASIN
Ben giderim adım kalır 
Dostlar beni hatırlasın.. 
Düğün olur bayram gelir 
Dostlar beni hatırlasın..

Can kafeste durmaz uçar 
Dünya bir han konan göçer 
Ay dolanır yıllar gecer 
Dostlar beni hatırlasın..

Can bedenden ayrılacak 
Tütmez baca yanmaz ocak 
Selam olsun kucak kucak 
Dostlar beni hatırlasın..

Ne gelsemdi ne giderdim 
Günden güne arttı derdim 
Garip kalır yerim yurdum 
Dostlar beni hatırlasın..

Açar solar türlü çiçek 
Kimler gülmüş kim gülecek 
Murad yalan ölüm gerçek 
Dostlar beni hatırlasın..

Gün ikindi akşam olur 
Gör ki başa neler gelir 
Veysel gider adı kalır 
Dostlar beni hatırlasın.



10 Ekim 2017

Annee Benim Propolisim Nerdee?


Gün geçmiyor ki 'bilinçli' anne çırpınışları içinde olan fedakar yüreklerin karşısına yeni maceralar çıkmasın... Her gün yeni bir stil,yeni bir akım, yeni bir yöntem... Karşısında merakla keşfetmeye çalışan biz anneler ve her uygulamaya yanıt vermesini beklediğimiz yavrular...
Yeniliklerin gerçekten yenilik olduğuna inandığım ve fayda göreceğimize inandığım her türlüsüne açığım. Ama artık hayretler içindeyim... Annelik öyle çılgın bir hale geldi ki...Ne yapmalıyım? Ne öğretmeliyim? Ne yedirmeliyim? Ne giydirmeliyim? 
Fark ettiğim hiç de masumane gelmeyen bir 'EN' mücadelesi var artık.
 'EN' zeki benim çocuğum olsun!
'EN' başarılı 'EN' yetenekli benim çocuğum olsun!
'EN' sağlıklı, 'EN' mutlu, 'EN'şık benim çocuğum olsun!
Tabii bitmiyor bu maddesel 'EN'ler ... Merhamet, hoşgörü, sağduyu, saygı, öz saygı, paylaşım... bunlar için pek de kayda değer bir uğraş söz konusu değil. Ya da sadece sözde kalan bilinçlendirme çabaları...
Minik yavrular şaşkın... Anneler hırslı...
Çocuklar ;
etkinlikten etkinliğe, haşlanmış etten buharda haşlanmış sebzelere, vitamin takviyesinden antibakteriyel kozmetik ürünlerine doğru savrulma halinde...
Abartmayı öyle seviyoruz ki...
Öyle körü körüne takılıp gidiyoruz ki bazı güncel akımların peşine...
Montessori...Artık coşup giden, durdurulamayan bir tarz...
 Montessori adı altında öyle işler, uygulamalar yapılıyor ki zavallı Maria Hanım (ruhu şad olsun) eminim mezarında pek de rahat değildir.
Peki çocuklar...Artık annelerinden korkar oldular...Çocukların o an bir çalışmaya istekli olup olmadığı anlaşılmadan sürekli direktiflerle yapılan etkinliklerden bıkmış hale geldiler...O an belki de sadece küçük arabasını alakasız yerlerde sürmek isteyen ve bundan keyif alacak çocuk; arabasını bırakıp pipete yüksük makarna geçirmek zorunda kaldı ya da bir kaptan diğer kaba mercimek boşaltmak zorunda...
Ek gıda serüveni ayrı...Takviye vitamin serüveni ayrı...Yurt dışından getirtilen koruyucu aşılar serüveni ayrı bir hal aldı...
Daha önce hiç görmediği avakadoyu çocuğunun burnunu tıkayıp zorla ağzına tepenler oldu...
Suratında felaket çağıran bir ifadeyle 'Ayy devletin aşılarını mı yaptırdınız?' gibi sorular sorarak yurt dışından özel olarak getirttiği aşıya ölümsüzlük iksiri muamelesi yapanlar oldu...
Evi kokuttuğu düşüncesiyle evinde balık pişirmeyip ne idüğü belirsiz markaların balık yağlarını kutu kutu çocuğuna içirenler oldu...
Yaz boyu üstü kirlenecek düşüncesiyle çocuğunu parka bahçeye götürmeyip damla damla D vitaminine umut bağlayanlar oldu...
Çocuklara sunulan neredeyse her içeceğin, yiyeceğin içinde artık annelerin damlattığı katkılar mevcut...
Şimdi de propolis...Ben yeni duydum...Yeni bir furya mı başladı yoksa ben gelişimleri yeterince takip etmeyen çocuğunun gelişimine hiç önem vermeyen bir anne miyim bilmiyorum...
Propolis en basit tanımıyla arıların ürettiği doğal bir madde imiş.Arılar bu maddeyi kovanlarının yalıtımını sağlamak için, kovanın temizliğini sağlamak için, kovanlarını dışarıdan gelecek zararlı madde ve mikroorganizmalara karşı korumak için üretiyorlarmış. 
Ne güzel değil mi? Aferin arılara...İçeriği ve faydalarıysa saymakla bitmiyor...
Şimdi birçok anne güvenilir yerlerden propolise ulaşma çabasında ve arayışında...
Biz henüz birinci şahıslardan yani üreticisinden bile gerçek bir bala ulaşamadık...'Öyle bal mı kaldı?' diyorlar. Ve anlattıklarından benim anladığım resmen arılara bal yapmayı öğretiyorlar...
Hal böyleyken bahsi geçen ürünün orijinali nerdedir,kimlere nasip olur bilmiyorum...
Evlatlar elbette hepimizin göz bebeği, elbette çabamız her şeyin güzelini iyisini onlara sunmak... Ancak kendimizi kaybetmeden...bu yolda kendimizi de çocuklarımızı da harap etmeden...Güvenilir kaynaklara başvurarak, iç sesimizi dinleyerek ve en önemlisi çocuğumuzun ihtiyaçlarının, beklentisinin farkına vararak... Anne babalara güzelliklere ulaştıcarak tüm çabalarında; çocuklaraysa böyle bir zamanda büyümeye çalıştıkları için her halükarda kolaylıklar diliyorum...

Sevgiyle...





4 Ekim 2017

ÇEKİLİŞ!!! HEM DE SEÇMELİ




İzleyici sayımın 100 olmasını sevinç nidalarıyla kutlamış ve bir de adettendir diye çekilişle kutlayacağımı söylemiştim hatırlarsanız. O gün bugündür düşünmekten yoruldum resmen. Hediye olarak neyi belirlemem gerektiğine dair onlarca fikir geçti beynimden. Sonuç olarak çook farklı bir şey buldum:
KİTAP
:)
Çünkü herkese hitap edebilecekti.
Çünkü beni izleyenlerin çoğunun ortak paydası kitaptı.
Çünkü kitaplar güzeldi.
Çünkü okumak güzeldi.
Çünkü okumaya vesile olmak da güzel olacaktı...

Sizler için iki kitap seti belirledim...Kazanan arkadaşım setlerden istediğini tercih edecek...Okurken not alması için bir defter ve kalem de onun olacak...Bir de pıtı pıtı şeyler göndermek istiyorum :) o biraz kazanan kişiye göre şekillenecek sanırım:)

Set-1

STEFAN ZWEIG

KUTULU 5 KİTAP

*SATRANÇ
*OLAĞANÜSTÜ BİR GECE
*BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU
*BİR KADININ YAŞAMINDAN YİRMİ DÖRT SAAT
*KORKU

SET-2


FRANZ KAFKA

KUTULU 4 KİTAP

*MİLENA'YA MEKTUPLAR
*DÖNÜŞÜM
*DAVA
*BABAYA MEKTUP

Çekilişe katılmak için;

- Bloğumu izliyor olmanız 
-Çekilişi G+ hesabınızdan herkese açık olarak duyurmanız 
- Yorum olarak katıldığınızı belirtmeniz ve size ulaşabileceğim mail adresini yazmanız yeterli olacak.

Ek hak falan vermiyorum kimseye:) Ama isterseniz buradan beni instagramda da takip edebilirsiniz. Oraya da beklerim tabiki...

Çekilişin bitiş tarihi 30 Ekim 2017


Herkese bol şans diliyorum...


Sevgiyle...

3 Ekim 2017

COĞRAFYA VE EFSANE


Çok uzun yıllar Coğrafya dersi aldım. Her sene derslerde gördüklerimiz birbirinin aynısı şeylerdi. Ancak ben her sene yeniden öğrenmeye çalıştım. Hem de ilk defa duymuşcasına... 
Babama göre matematik bilmemden daha önemliydi coğrafya bilmem...ve ona göre coğrafya; harita üzerinde şehirlerin yerlerini bulmak ve ülkelerin başkentlerini ezbere bilmekten ibaretti...Belki de bu stresle hiç öğrenemedim...Türkiye'nin başkenti Ankara idi de çok şükür kendi memleketim olduğu için unutmuyordum..

Yıllar sonra şunu fark ettim ki bir şeyi unutmamam için bana gereken şey yaşanmışlıklardı...
Kendi yaşantım kendi deneyimlemem de olabilir... 
Unutmuyorum yıllar önce gençliğimizi harap eden o malum sınava hazırlanırken mükemmel bir coğrafya öğretmenim vardı, ve şöyle derdi :" kendinize sürekli yeni kıyafetler almak yerine gezin...öyle oturduğunuz yerden lagünü, tomboloyu öğrenemezsiniz...görüp yaşamanız gerekiyor...emin olun gidip gördüğünüz falezlerin mutluluğunu,yeni aldığınız bir gömlek veremez.." Bence haklıydı.. Evet benim için de unutmamak ya gidip görmekle ya da işin dedikodu kısmını bilmekle mümkündü...
Birisi; bak burda iki aşık varmış kavuşamadan ölmüşler işte bu kayalar da onları öldüren adamlar... taş olmuşlar desin :) Asla unutmam, o kayaların görüntüsü gözümün önünden gitmez...
İşte Coğrafya ve efsaneler benim için böyle birleşti...
Öyle güzel efsaneleri olan ancak bilinmeyen mekanlarımız vardı ki bu güzel topraklarda...
Keşke dedim hep; öğretmenlerimiz bize öğretmeye çalışırken arada kısacık da olsa bahsetselerdi bu efsanelerden...
Efsanelerden yola çıkarak yapılmış besteleri dinletebilecek bir eğitim anlayışımız olsaydı...
Olmadı.
Şimdi imkanlar dahilinde gezip görme imkanı bulduğum yerlerle ilgili bilgileri edindikten sonra mutlaka bir de efsanelerini okuyorum. Şahane oluyor...Gezerken resmen efsane kahramanları yanımda dolaşıyor...:)



Sevgiyle...



1 Ekim 2017

MAVİ VE EDEBİYAT ÇEKİLİŞİNİN ŞANSLI KİŞİSİ

Ve ben :)
Şans bana 'merhaba' demişti...
Demek ki selam verip kaçmamış...

Mavi ve Edebiyat bloğunun yazarları Merve ve Mücahit arkadaşlarımızın düzenlediği çekilişin de kazananı ben oldum :)

Bu sefer hediyeler sürprizdi.
Bu durumun keyfi de ayrı bir şeymiş. 
Kargo paketini açarken içim pır pır oldu :)
Heyecan duymakta da haklıymışım. İçinden öyle güzel düşünülmüş hediyeler çıktı ki...Resmen kişiye özel:)

Paylaşımlarımdan yola çıkmış olacaklar ki bana Dr. Fatih Kalkınç'ın OKUL EVDE BAŞLAR kitabını göndermişler.
Bana hitap eden bir kitabı göndermeleri beni çok mutlu etti:)
Okumak için sabırsızlanıyorum resmen.
Yanında sevimli bir kokulu defter, kitap ayracı, magnetler...hepsi de çok eğlenceli...
Samimi duygularla yazdıkları notlar da ayrı bir mutluluk sebebi:)

Mavi ve Edebiyat ; keyif veren bloğunuzda düzenlediğiniz çekiliş için ve hediyelerim için çok teşekkür ederim. Umarım yine çekiliş düzenlersiniz ve yine ben kazanırım :)) 
Şaka bir yana siz genç kalbinizle ve umut veren mavinizle yazmaya devam edin yeter.

Takip etmeyen arkadaşlarım varsa bu güzel bloğa burdan ulaşabilirler.

Sevgiler...