27 Şubat 2018

"SENİ SEN YAPAN SEVDİĞİN ŞEYLER" *mim*


Yine Ezgi'nin öncülüğünde yeni bir güzellik...Kendisi aklından ve kalbinden geçen güzellikleri bizimle paylaşarak hatta bu güzelliklere bizi de katarak mutluluk dağıtmayı çok iyi biliyor...Böyle güzel bir mim başlattığı için ve beni de mimlediği için çok teşekkür ediyorum..Ezgi'yi farklı bir açıdan da tanımak isterseniz onun yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Belli bir süredir benim de aklım biraz karışık, ruh halim depresifliğe yaklaşmışken bu yazı iyi gelir diye düşünüyorum. Artık doğaçlama, aklıma ne gelirse sıralanmış olacak :))
  • Kahve kokusunu, kahve içmeyi çok seviyorum. Sanki içecek konusunda pek sınırım yok gibi...Soğuk çay dışında bütün içecekleri çok seviyorum.
  • Saçlarımı sımsıkı bağlamayı seviyorum. Yüzüme değen saç olmayınca çok mutlu oluyorum:)
  • Çanta almayı çok seviyorum. Alıp kullansam daha iyi ama değiştirmeye üşeniyorum.
  • Lahmacunu çok seviyorum. Soğanla birlikte tabikii...
  • Dışarıdan eve geldiğimde evin sıcaklığını ve kokusunu çok seviyorum...
  • Eve gelir gelmez ev kıyafetlerimi giymeyi seviyorum. Hani olur ya en rahatından :)
  • Ekmek arası bir şeyler yemeyi seviyorum. Hatta her şeyi ekmeğin arasına koyasım geliyor.
  • Evde derinden gelen müzik sesini seviyorum.
  • Güneş alan odaları, pencereden içeri giren güneş ışığını çok seviyorum...
  • Oğluma sıkıca sarılmayı ve onu sesli sesli öpmeyi çok ama çok seviyorum.
  • Akşam yemeği hazırlamayı seviyorum.
  • Herhangi bir şeyleri kutlamayı çok seviyorum.Kutlamaya her şey sebep olabilir :)
  • İlkbaharda doğanın canlanışını seviyorum.
  • Deniz,göl... kenarında oturup enginliğe şükretmeyi seviyorum.
  • Memlekete gittiğimizde annemlerin evde bizi karşılamasını ve annemin karşılama sofralarını çok seviyorum.
  • Eşimle birlikte uzun yolculukları seviyorum.(Tabi artık oğlum da eklendi:) Yolculuk boyunca fazlaca mola vermeyi seviyorum.
  • Tatillerin ilk gününü çok seviyorum.
  • Mütevazı davranan ve yaşayan insanları çok seviyorum.
  • Oğluma vermeye çalıştığım değerleri uyguladığını görmeyi çok seviyorum.
  • Yaptığım yemeklerin iştahla yenmesini çok seviyorum.
  • Karpuzun göbeğini...beyaz dutu çook seviyorum.
  • Azeri şarkılarını dinlemeyi ve yazılı metinlerini okumayı seviyorum.
  • Türkü ve özgün müzik dinlemeyi çok seviyorum. 
  • Üçgen peynir,simit, çay birlikteliğini seviyorum.
  • Oğlumun uydurduğu hikayeleri dinlemeyi, şarkı mırıldanmalarını çok seviyorum.
  • Hediye paketi açmayı çok seviyorum. Küçük küçük hediyeleri seviyorum.
  • Bir şeyleri ucuza almayı seviyorum :)
  • Salaş,sevimli, doğal mekanları çok seviyorum.
  • Karın yağışını seviyorum.
  • Keçiboynuzu yemeyi seviyorum.
  • Kırtasiye alışverişi yapmayı seviyorum. Renkli kalemlerle yazı yazmayı çok seviyorum.
  • Patatesi her haliyle seviyorum.
  • Eşimin ve oğlumun baş başa  konuşmalarını uzaktan dinlemeyi seviyorum :)
  • Defterlerin sağ taraflarına yazmayı seviyorum.
  • Hayal kurmayı ve hayallerden konuşmayı seviyorum.
  • Bahçeden toplanmış domates,biber ve salatalık kokusunu çok seviyorum.
  • Hamurla uğraşmayı ve hamur işleri yapmayı seviyorum :)
  • Tarçın ve vanilya kokusunu seviyorum.
  • Baharatları çok seviyorum.. En çok da isot ve sumak :)
  • Evimi çok seviyorum.
  • Ailemi...gülüşlerini çok seviyorum...
Yazıya başlarken galiba sevdiğim hiçbir şey yok diye düşünürken coştum gittim :) Daha da uzardı sanki ama bu kadar yeter sanırım...Gerçekten güzel şeyleri düşünüp yazınca mutlu oldum :) Ezgi'ye tekrar teşekkür ediyorum.
Ben de birkaç kişiyi mimlemek istiyorum...
Arkadaşlarım kabul edip yazarlarsa çok sevinirim. Keyifle okuruz paylaşımlarını.

Sevgiyle...

18 Şubat 2018

DERİN ACI


Bu sabah odasına girdiğimde oğlumu yerde oturmuş kucağında sarıp sarmaladığı peluş köpeğine ateş ölçerini tutarken gördüm. 'dııtt' sesinden sonra daha bir sıkı sarılıyor 'korkma ben yanındayım' diyordu. Araya girip ne olduğunu sordum. 'köpüşün ateşi çıkmış,onu iyileştirmeye çalışıyorum anne' dedi. Nasıl iyileştiriyorsun? Dedim. ' Sarılıyorum' dedi.
Odasında,peluş köpeğinin ateşi çıktığı için sarılarak onu iyileştirmeye çalışan bir masum... Ben...çok şeyi bilen...çok şeyi duyan...keşke duymasam,keşke bilmesem kıvranmaları içinde sıkışıp kalmış; gerçeklerden nefret eden, çocuğunun yüzüne bakmaya utanan,korkan, takıntılı değil 'endişeli, güvensiz' anne!
Okumadım, okuyamadım ayrıntılarıyla haberleri... duyduğum, okuduğum kadarı benim boğazımda yutkunamayacağım kadar büyük bir yumruk oldu... omuzlarımda dünyanın yükü oldu...utancım,korkum, çaresizliğim oldu...
Kirlendik...baştan ayağa pisliğe bulandık...toplum olarak, insanlık olarak yerin yedi kat dibindeyiz...artık arınmaz bu pislikler, çıkamayız diplerden... Bu günah hepimizi yakar...
'İstismar' değil! Olamaz! Bu cinayet,bu vahşet, zulüm, işkence...bu acıların en büyüğü...bu insanlığın yok oluşu... vicdanın,merhametin kayboluşu...bu bir toplumu isyana sürükleme...bu bir toplumu yok etme...bu geleceği karartma...hayalleri yok etme...endişeyi, güvensizliği, kaygıyı,acıyı milyonlarca yüreğe serpme...bu,bu,bu...affedilemez!!
Sürekli konuşulsun,tepki görsün istemiyorum bizi bu lanet düşüncelerle yaşayamaz hale getiren zalimler...Ceza istiyorum,en en en ağırından! Geçer mi acısı,geçmez elbet...ama caydırsın, örnek olsun...
Kalbim paramparça...Bu yaşananların hesabını evlatlarımıza nasıl veririz bilmiyorum... korkuyorum,hem de çok...gönlüm hep bedduadan yana, durduramıyorum kendimi... çünkü bir gün tırnağını keserken etini acıttığım için çok ağladım...çünkü bir gün hasta olduğu için gözümü kırpmadım... çünkü bir gün onu oyuncak köpeğini sarılarak iyileştirmeye çalışırken gördüm...çünkü her gün onun masum dünyasına tanık olarak yaşıyorum...durduramam kendimi,acım yüreğimi dağlar,bedduama, öfkeme hakim olamam...
Dile getiremediğim bir yaşanmışlık hepimizi derinden etkiledi. Gözlerimizi kapatıp seyirci kalamadık haberlere. İçimize atılan bu korku tohumları büyür de büyür artık , geri dönüşü yok. Üstümüzdeki yük çok büyük, sorumluluklarımız çok fazla, görevlerimiz,yapacaklarımız çok çok fazla hem birer birey hem de anne baba olarak. Herkes sorumlu yaşananlardan,herkes masumlara karşı sorumlu,herkesin geleceği temizlemek için görevi çok fazla.
Anne babalar kendimize gelelim, çocuklarımıza sayılardan,renklerden önce merhameti,sevgiyi,acımayı, hoşgörüyü öğretelim...önceliğimiz bunlar olsun ki gelecek karanlıklarda kaybolmasın...bir toplum yaşanan acılarla kahrolmasın...
Yaşanan olayın acısının tarifi elbet imkansız,dilerim cezaların en ağırı insan kılığına bürünmüş bu caniler için olur...dilerim ki bir daha hiç yaşanmaz...
Allah yardım etsin bizlere, yavrularımızı her türlü kötülükten uzak tutsun...
Çok üzgünüm, çok...

12 Şubat 2018

SİNEMA VE BEN *MİMM*


Bir mim yazısıyla daha merhaba:) Beni mimleyen arkadaşımız Gizem'e teşekkür ediyorum..Yazımı yazmak için biraz beklettim ama fırsat buldum sonunda. Gizem'in mim yazısını okumak isterseniz buraya buyrun. Ben de başlayayım...

1. Sinemada izlediğin ilk film?
Kendimi çok zorladım ama malesef hatırlamıyorum. Hatta ilk kez ne zaman gittiğimi de hatırlamıyorum. 

2. Film en güzel ....'de/da izlenir?
Film en güzel doğru zamanda doğru yerde izlenir :) 

3. Film izlerken olmazsa olmazın var mı? Varsa neler?
Olmazsa olmazım evde izliyorsam eğer içecek herhangi bir şeydir. Bir de ortamın karanlık olması.

a. Tek başına mı kalabalık mı?
İkisi de olur fark etmez bana.

b. Mısır mı cips mi?
Cips...çok seviyorum malesef. Hatta cips yemek için film izlemişliğim bile vardır. Mısırı hiç yiyemem zaten.

c. İki boyutlu mu üç boyutlu mu?
Üç boyutlu bana göre değil. Aşırı geliyor bana. Ben dümdüz sade şeyleri seviyorum:)

d. AVM sineması mı sokak sineması mı?
Sokak sinemasıyla nerdeyse karşılaşmadım. O yüzden hep AVM sineması.

e. Filmden önce filmin fragmanını izlemek mi, yorumlarını okumak mı?
Yorumları okuyorum genelde. Olumsuz yorumlar mutlaka etkiler beni. İzleyemem.

Bu mimi yapanları ve yapmayanları hatırlamadığım için isim veremiyorum. İsteyen herkes davetlidir.

Sevgiyle...

6 Şubat 2018

Hadi Büyüyelim!



Bazı kelimeler var ki sözlük anlamı ezberlenerek gerçek anlamı öğrenilmez. Yaşanması gerekir. Önce yaşanır sonra o süreç adlandırılır. Kelimenin anlamını bilmek anlaşıldığını göstermez. Sabır böyledir mesela, umut böyle, merak, mucize, şaşkınlık, mutluluk böyledir...
Bunlar nasıl öğrenilir peki? Yaşanmışlıkla hayata nasıl katılır? Çoktandır pipetlere makarna dizdirmeyi bıraktığım oğlumla birlikte biz bu yaşanmışlığın içinden geçtik...Benim belleğimde çoktandır anlamını bulmuş kelimelerin tazecik bir beyinde yer etmeye çalışmasını gördüm..Çok şükür..
Hem de hepsini tek bir olay üzerinden kattık kendimize.
Ne mi yaptık? 
Tohum ektik....
Taaa en başından...
Limon çekirdeklerinin kabuklarını soyup tohumları çıkardık...
Nemli pamuk arasında uyuttuk...'mutlaka uyanın' dedik...
Bir hafta sonra uyandılar...
Filizleri küçük bir kapta toprakla buluşturduk...





















Kendilerini biraz daha toparlayınca saksılarına yerleştirdik...
Yeni evleri oldu...
İki tane..Birisi anne, birisi yavru...
Şimdi büyütmeye çalışıyoruz...
Oyuncak tanker ya da itfaiyeyle suluyoruz tabiki...
İşte böyle bir olaya tanık oldu Poyraz...
Yaşadık, yaşadıklarımızı adlandırdık...
'Hadiii çıksana büyüsene!!' Söylemleri, kızgınlıkları gün gün azaldı...
'Daha zamanı gelmemiş' dedi...
Şükür dedim...
Sonra da keşke...
Keşke benim derinlerimde de bu bilinç işlenmiş olarak büyüseydim...
Filizleri gördü...
Çok güldü, gözleri parladı...Şaşırmak,mucizeyi görmek, mutlu olmak buydu...
Yeni evlerine yerleştirme sırasında tabiki kolları sıvadı.
İşin içinde toprak vardı:)
Önce kendisi biraz toprakla oynayıp saksıya koyarsa daha güçlü olurlarmış...
Öyle dedi..İnandım..
Saksılarına yerleştirdik...
Seyrettik...Mutluluk yine buydu...
'Can suyu' dedi...
Bunu önceden teorik olarak biliyordu. Şimdi pratikte küçücük eller küçücük bir fideye can suyu veriyordu...
Ne olurlar, nasıl olurlar bilmiyorum...Umarım uzun ömürlü olurlar...
Ara sıra ;onlar daha çok büyüdüklerinde nereye dikeceğimizi konuşuyor, bulmaya çalışıyoruz...
Bir de inanç var işte...Büyüyeceklerine inanıyoruz...
Küçük beyin saksısı kendi odasında duruyor...
'Ona iyi bak' dedim...
'tamam bakıyorum' dedi...
Geçti karşısına uzuuunca baktı.....
'İşte böyle bak' dedim :)

Bu bir etkinlik değildi...Belki çok basit bir şeydi ama bize kattıkları çok fazlaydı...Anlattıklarım sadece bazı kısımlarıydı, çok şey konuştuk;çok şey paylaştık bu süreç içinde...Birlikte yaşadık...Çok güzeldi...Eminim benim mutluluğum oğlumun mutluluğundan çok daha fazladır...

Sen beni ne güzel büyütüyorsun oğlum...

Sevgiyle...

2 Şubat 2018

Kibar isteklerim&&& Şiddetli kızgınlıklarım

Lütfen...

*Satın aldığım bir ürün ben aldıktan sonra indirime girmesin...
*Özellikle erkek şoförler emniyet şeridinden gidip sağdan geçiş yapmasın...
*Alıveriş arabasında çocuğumla kasa sırası beklerken kimse benden sıramı istemesin...
*AVM 'de kimse bebek arabalarından önce asansöre saldırmasın...
*Ördüğüm motifin sonuna doğru yanlış olduğunu fark etmeyeyim...
*Kimse kimsenin çocuğunun tuvalet alışkanlığı kazanmasına ve hatta bilimum alışkanlıklarına karışmasın...
*Serpme kahvaltı adı altında uçuk rakamlara kimse bize zeytin,peynir yedirmesin...
*Mağazalarda görev yapan satış danışmanları her denediğimiz ürüne 'harika oldu' demesin. Bir de mağazada gezerken ensemizde yürümesin...
*Kırmızı ışıkta beklerken korna çalmaya başlanmasın...
*Kıvırcık 5 tl olmasın...
*Ceviz ithal etmeyelim...
*Anlamsız, düzmece olan gündüz kuşağı programları izlenmesin...
*Film sitelerinde bahis reklamları açılmasın...
*Apartmanda oturanlar alt katında da insanların var olduğunu unutmasın...
*Gençler üzerinden umut tacirliği yapılmasın...
*Kimsenin, hırstan gözü dönmesin...
*Ülkenin aydınları olarak sadece köşe yazarları görülmesin...
*Anne olduktan sonra herkes kitap yazmak zorunda değil; kimse kendini zorlamasın...
*Hiçbir anne çocuğuna kendi dedikodusunu yapan kişiyi affetmesin...
*Hastayken kalabalık ortamlara özellikle de çocuklu ortamlara gidilmesin...Kimse hasta çocuğuyla birlikte misafirliğe gitmesin. Gitmek isteyerek karşı tarafı zor durumda bırakmasın...
*Ödünç alınan kitaplar geri verilsin...
*14 Şubat yaklaşırken; herkes içinden geldiği gibi davransın...Sanki hiç alışveriş yapmıyormuş gibi böyle günlerde hediyeleşmeye karşı çıkanlara kimse aldırmasın...(Telefondan yazıyor olsaydım buraya fazlaca emoji koyardım)
:)))
Sevgiyle kalın.....
Devamı geliyor aslında da bu kadar yetsin. Bu bir isyan değil, rica yazısı:)) 
Lütfen...Please...N'olur ...