10 Mayıs 2020

-TAŞ-



Bir anne ve çocuğu hep düşündükleri, hayal ettikleri yaşamın içindeler… Etrafları yemyeşil kırlar, güçlü ağaçlar ve ağaçların aralarına saklanmış kırların gülen yüzü olan rengârenk çiçeklerle kaplanmış…
Yolun sonu engin, mavinin her tonunu gösteren; belli ki içinde pek çok yaşam barındıran, bazen en masum, en dingin bazen de en hırçın ve öfkeli temizlik ve bereket timsali deniz…
Gökyüzü renklerini cömertçe denizle paylaşıyor… ara sıra bulutları misafir ediyor…
Ve güneş… en heybetli, en cömert, en çok güven veren, en çok umut veren, yaşamak için elimi tutun diyen…
Ortam güvenli… etraf yeşil, karşısı mavi, güneşin eli tutulmuş…
Peki yürüdükleri yol?
Anne inceliyor, ilerleyecekleri yolda yürümeyi deniyor. Taş…
Yol tamamen taşlı… büyük, küçük, sivri… Anne taşlara değmeden aralarından geçerek yürümeyi deniyor. Olmuyor.
Taşları düşünmeden güven içinde olduklarını hissederek yürümeyi deniyor. Olmuyor. Görülmeyen taşlar daha da zorlaştırıyor her şeyi…
Hepsini düşünerek yolunda ilerlemek ya da hepsini görmezden gelerek yolunda ilerlemek mümkün olmuyor. Anne bunu anlıyor ve artık kabulleniyor. İlerlemek zorunda oldukları, üzerine zorlukların döşendiği bir yol var; yol kötü, sonu güzel, etraf cezbedici.
Taşların varlığını kabul edip içlerinden zarar verecek olanları ayırmaya çalışarak, etrafın güzelliğini hissederek, yaşayarak yolda ilerlemek en doğrusu.
Anne çocuğunu karşısına alıp anlatıyor. Her durumu detaylandırarak… birlikte yürüyecekleri yolda bilmesi gereken her şeyi paylaşıyor onunla. Taşlara takılmadan ilerlemeliyiz diyor.
Çocuk her şeyi biliyor artık yürüyecekleri yolla ilgili. Bazen el ele bazen aralarındaki mesafe açılarak başlıyorlar yolculuğa. Güneşin yakıcılığı, çiçeklerin kokusu, kimi ağaçların kırılan dallarına duyulan üzüntü, maviliğin umut şarkısı eşlik ediyor yolculuklarına.
Ayağı taşa takılan çocuk düşüyor yere… Can acısı, dikkatsizliğine duyduğu üzüntü, pişmanlık… yerdeki toz bulutlarını söndürecek kadar ağlıyor çocuk.
Anne…
Annenin nefreti bir taş yüzünden bütün taşları sarıyor… annenin yüreğiyle işbirliği yapan gökyüzü olanca gücüyle sularını yeryüzüne gönderiyor ve yoldaki bütün taşları denize sürüklüyor.
O günden sonra bütün taşlar gökyüzünü yüreğinde barındıranların acısından ve nefretinden korkuyor.
Kimse masumun ayağına takılan bir taş olmuyor…


1 yorum: